Ana içeriğe atla

KADİR GECENİZ MÜBAREK OLSUN

Hayati İNAL Ramazanın Bağrında Bir Kutlu Gece: Kadir Gecesi

Kadr: “Kudret, değer, şan, şeref, mertebe, takdir, bir şeyin diğerine uygunluğu, aynı ölçüde olması” anlamlarına gelir. Kadir gecesi ise içerisinde Kur’an’ın indirildiği mübarek gecedir.

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Kadir gecesinin önemini belirten 5 ayetten meydana gelen müstakil bir sure vardır. Bu surenin ismi Kadir suresidir. Bu sure Mekke’de Abese suresinden sonra inmiştir.

Yüce Allah, Kur’an’ın bu mübarek gecede indirildiğini değişik ayetlerde şöyle ifade etmektedir: “Biz o (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik.” (Kadir, 1), “Ha, Mim. Apaçık olan Kitaba andolsun ki, Biz onu, mübarek bir gecede indirdik. Doğrusu Biz, insanları uyarmaktayız. Katımızdan bir buyrukla, her hikmetli işe o gecede hükmedilir. Doğrusu Biz öteden beri peygamber göndermekteyiz.” (Duhan, 1-5) “Ramazan ayı ki, insanlara yol gösterici, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırdedip açıklayıcı olarak Kur’an o ayda indirilmiştir.” (Bakara, 185)

Bu gece Allah katında çok değerli bir gecedir. Bu gecenin önemi ve fazileti nereden kaynaklanmaktadır?

Yüce Allah, bu gecenin öneminin nereden kaynaklandığını bizlere Kadir suresinde şöyle açıklamaktadır: “Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?” Yüce Allah, bu soruyla bu gecenin önemini vurguluyor. Sonra Kadir gecesinin faziletini üç madde ile şöyle açıklıyor:

Birincisi, Kur’an-ı Kerim bu gece inmeye başlamıştır.

İkincisi; “Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır.” Bin ay, yaklaşık olarak 84 yıl eder. İşte bu gece yapılan ibadet, âdeta içinde Kadir gecesi olmayan seksen dört yıl ibadet etmek kadar sevaptır.

Üçüncüsü; “Melekler ve Ruh, o gece Rablerinin izniyle her iş için iner de iner.” Bu ayette meleklerin ve Ruh’un Rablerinin izniyle yeryüzüne inecekleri belirtilmektedir. Ayetteki Ruh’tan kasıt, Cebrâil’dir. “Tan yeri ağarıncaya kadar o gece selamettir.” Yani o gece melekler müminlere selâm verirler. Çünkü melekler, gecenin başından itibaren ta tan yeri ağarıncaya dek grup grup inerler.

Peki Kadir gecesi hangi gecedir?

Yüce Allah, Ramazan ayının hangi gecesinin Kadir gecesi olduğunu kesin olarak bildirmemiştir. Bunun birçok hikmeti vardır. Bunlardan birisi; Müslümanların Ramazan ayının her gecesini Kadir gecesiymiş gibi ibadetle geçirmeleri suretiyle daha fazla sevap kazanmalarını sağlamaktır.

Kadir gecesinin hangi gece olduğu hakkında Peygamber (s.a.s.)’den çeşitli rivayetler vardır. Bunların birinde Hz. Peygamber; “Kadir gecesini ramazanın son on gecesinde arayın” buyurmuştur. Bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.s.) ramazanın son on gününde i’tikafa girerler ve aile efradına da bunu tavsiye ederlerdi.

Kadir gecesinin hangi gece olduğu hususunda Peygamber (s.a.s.)’den çok çeşitli rivayetler geldiği için Kadir gecesinin hangi gece olduğu hususunda İslâm âlimleri ihtilaf etmişlerdir.

Bazıları, 17. gece, bazıları son on gün içindeki tek geceler, 21-23-25-27-29. geceler olabileceğini söylemişlerdir.

İslâm âlimlerinin çoğu, Hz. Peygamber’den “Kadir gecesinin 27. gece olduğu” hususunda gelen rivayetin daha doğru olduğunda ittifak etmişlerdir. Dolayısıyla İslâm’ın ilk devirlerinden beri ramazanın 27. gecesi Kadir Gecesi olarak kutlanmaktadır.

İbn Abbas da Kadir gecesinin 27. gece olduğunu söylemiştir.

Bu geceyi nasıl ihya etmeli, bu gecede neler yapmalıyız?

İçerisinde Kur’an’ın inmeye başlamasıyla insanlığı zulmetten nura, sapkınlıktan hidayete, düşmanlıktan kardeşliğe götüren en büyük dünya inkılâbının bu gece vukubulduğunu düşünerek, bu geceyi, huzur ve huşu’ ile Kur’an okuyarak, dua ederek, yapmış olduğumuz günahlarımıza pişman olup, bol bol tövbe ve istiğfar ederek, üzerimize kazaya kalmış namazlarımızı kılarak geçirmeye gayret etmeliyiz.

Hz. Peygamber (s.a.s.), “İbadet için en iyi gece Kadir gecesidir. En korkunç gece de Kabirde kalınan gecedir. En güzel gecede, en korkunç gece için amel edene müjdeler olsun.”, “Kim inanarak ve Allah rızası için Kadir gecesinde kalkar (namaz kılar, ibadet ederse) onun geçmiş günahları affedilir.” buyurmaktadır.

Hz. Âişe validemiz (r.ah.) bu geceyi ihya etme hususunda Hz. Peygamber (s.a.s.)’e; -Ya Rasûlallah, Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim? deyince, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.): “Ya Rab! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, affeyle beni” diye dua et, buyurmuştur.

Bu gece önemini Kur’an’dan aldığına göre Kur’an nedir ve nasıl bir kitaptır?

Tirmizî’nin Kur’an’ın faziletleri babında zikrettiği bir hadis-i şerifte, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyuruyor: “Allah’ın Kitabına sarılın. Zira onda, sizden öncekilerin tarihi, sizden sonrakilerin haberi ve aranızdaki meselelerin hükmü vardır. O, hakla batılı birbirinden ayıran kesin bir hükümdür, saçma (anlamsız bir söz) değildir. Her kim zorbalığından ötürü onu bırakırsa, Allah onun belini kırar. Her kim de hidayeti ondan başkasında ararsa, Allah onu sapıtır. O Allah’ın sapasağlam ipidir. O hikmet dolu sözlerdir. O Hakk’a giden dosdoğru yoldur. O arzu ve isteklerin kendisini hakikatten saptıramadığı, dillerin kendisine benzemediği, âlimlerin kendisinden doymadığı, çok tekrarlamaktan dolayı eskimeyen, hayranlık veren tarafları bitmeyen bir kitaptır. O öyle bir kitaptır ki, cinler onu dinledikleri zaman; “Gerçekten biz, şaşılacak bir Kur’an dinledik, doğruya götürüyor ve ona derhal iman ettik.” (Cin, 1) demekten kendilerini alamadılar. Kim onun dediğini söylerse doğruyu söylemiş olur. Kim onunla amel ederse sevap kazanmış olur. Kim onunla hükmederse adaletle hükmeder. Kim ona davet ederse, doğru yola hiyadet etmiş olur.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’an, 14)

Kur’an-ı Kerim niçin indirilmiştir?

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in bu güzel tarifinden sonra Kur’an niçin indirilmiştir? sorusunun cevabına gelelim.

Kur’an, hayatı anlamlandırmak için indirilmiştir. O Allah’ın gökten indirdiği sağlam ve kopmayan ipidir. Kim ona yapışırsa doğru yolu bulmuş olur. Çünkü onda insanları hem dünyada hem de ahirette mutluluk ve saadete eriştirecek prensipler vardır. Kim onu terk eder de hidayeti başka yolda ararsa, hem dünyada hem de ahirette hüsrana uğrayanlardan olur. Nitekim Kur’an, ikinci suresi olan Bakara suresinde indiriliş gayesini şu şekilde belirtmektedir:

«“Elif. Lam. Mim. O kitap (Kur’an); onda asla şüphe yoktur. O, muttakîler (Müttekîn kelimesi vikâye kökünden gelir. Vikaye, “korumak”, müttakî “korunan, takvâ sahibi” demektir. Aynı kökten gelen takvâ, Arap dilinde canlı bir varlığın, dışarıdan gelecek tehlikeli bir güce karşı kendini korumasını ifade eder. Bu kelime, daha önce de Arapça’da kullanılıyordu. Fakat Kur’an sistemi içine girince önemli bir anlam kazandı. Kur’an’da takvâ, herhangi bir tehlikeden değil, Allah’ın azabından ve insanı bu azaba sürükleyecek günahlardan korunma anlamını kazanmıştır. Daha sonra inen ayetlerde takvâ, “saf dindarlık” anlamına gelmektedir) için yol göstericidir.” (Bakara, 1-2) Kur’an muttakîlere hidayet kaynağı olarak indirilmiştir.

Yine Yüce Allah, Sâd suresinde Kur’an’ı indiriş gayesini şu şekilde bizlere açıklamaktadır:

“(Ey Muhammed!) Sana bu mübarek Kitabı, ayetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.” (Sâd, 29)

Bu zikretmiş olduğumuz ayetten de anlaşıldığı gibi, Yüce Allah, Kur’an’ı düşünerek okumamız, anlamamız ve ondan öğüt alarak hayatımızı ona göre yaşamamız için indirmiştir.

Bugün Müslümanların Kur’an’a karşı görevleri nelerdir?

Kur’an bizden onu;

1- Okumamızı,

2- Düşünmemizi,

3- Anlamamızı,

4- Yaşamamızı istiyor.

Sevgili Peygamberimize inen ilk ayette Yüce Allah: “Yaratan Rabbiyin adıyla oku” (Alak, 1) buyurarak bizlerden onu okumamızı istemektedir. Bazı ayetlerde de “Biz onu, anlayasınız diye, Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Yusuf, 2) “Biz, düşünüp anlamanız için onu Arapça bir Kur’an yaptık.” (Zuhruf, 3) “Allah size ayetleri, düşünesiniz diye böylece açıklar.” (Nur, 61) buyurarak Kur’an’ı okurken manalarını düşünmemizi istemektedir. Hatta Yüce Allah: “Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?” (Muhammed, 24) buyurarak, Kur’an’ı düşünmeyenleri yermektedir.

Kur’an, insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak ve onları hem dünyada hem de ahirette mutluluğa eriştirmek için indirilmiş bir kitaptır. İnsanlık, evrensel prensipleri içeren Kur’an’ı anlayıp yaşadıkça hasretini çektiği barış ve huzur ortamını yakalamış olacaktır. Zira Kur’an, insanlığın huzuru ve mutluluğu için gönderilmiştir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KEKİK VE ÇEŞİTLERİ

KARA KEKİK Nosemaya karşı kekik suyu yaparak şerbete karıştırmada kara kekik kullanılmalıdır.Bu kekik timol bakımından en faydalı olan kekik türüdür.Ortalama olarak 1 teneke suya 1-1,5 kg aralığında yaş kara kekik konur.Ateşde kaynatılır.Kaynayınca ada çayı kıvamında sarımtırak yeşilimtrak arası renk alınca ateşden indirilir.Soğumaya bırakılır.Soğuyunca temiz ağzı kapalı bir bidona yada su damacasına konur.Gölge ve ışıksız ortamda saklanır.Kullanırken şerbete % 10 luk karışım yapılarak kullanılır.Baharda şerbete 4 kez Yaz sonu güz başında şerbete 4 kez konulursa arıları nosemaya karşı korur.Bunun yanında vitamin katkısı olarak polivit şurup kullanın. Kara kekik varovaya karşı da kullanılır.İster kurutarak isterseniz yaş olarak temiz sadece bu iş için ayrılmış tütsüyle uçuş deliğinden dolu kovana 5-6 pompa olmak üzere haftada 1 kez kullanılmasını tavsiye ederim.Varova sıkıntısı yaşamazsınız.                                                             TAŞ KEK

ARILARIN KOVAN TERK SEBEBLERİ

Eylül ayı ve son baharda arıcıların yaşadığı en büyük temel aksaklıklardan birisininde arıların kovan terkleridir.Kovan terkleri son yıllarda dünya genelinde çok yaşanmaya başladı.Bu terkler sonucu,kovanı terk eden arıların büyük bir kısmı başka kovanlara girmekteler.Birkısmıda oğul çıkar gibi kovandan ayrılarak kaybolup gitmekte... Kovan terk sebeblerini şöyle sıralayabiliriz; 1-Kovandaki arıların yaz sonu ve sonbahar önü yeterince bal üretememesi;Aç kalma korkusunu hisseden arı strese girer.Aynı stresi bal hasadı sonundada yaşar.(Bundan dolayı hasaddan sonra şerbet veye kek verilmeli)Stres sonucu çözümsüzlük arıların kovanı terk etmelerine sebeb olur. 2-Son Bahar güvesi;Güve petekleri kapladığı zaman(Genelde zayıf arılar)yaşama şartları bozulan arılar kovanı terk eder.Buna güve sürgünüde denir. 3-Kovan kokusu;Genelde arı fazla kokuyu sevmez.Çünkü kokular duyu sistemlerini bozar.Kovan içinde algılama sistemi iyi çalışmaz.Kovana has,ana arı ve işçi arıların durumu norm

ORGANİK VARROA MÜCADELESİ TEKNİKLERİ..

BU YAZI SÜREKLİ GÜNCELLENİR.EN ALTDA GÜNCELLEME TARİHİNİ GÖRECEKSİNİZ. Değerli arıcılar,varova aslında güçlü değil.Arıcı zayıf olunca varova kovana zarar veriyor.Artık varovaya 2018 yılında ilaç kullanmıyoruz.Yarım şerbetliğimizi kovanda arıyı kovana dayadığımız 1.çerçeve yerine koyuyoruz.Baharda arıyı şerbetle beslerken şerbetlik en içte çıta yerinde olunca altına arı petek örüyor.Örülen peteğin gözleri erkek arıdır.Bu petek yumurtaları kapanınca falçata ile kesip toprağa gömüyoruz.Arı hızlabirkaç günde tekrar örüp yumurta atacaktır.Siz takip ediyorsunuz.2.kez kapanınca yine kesip toprağa gömüyoruz.Bu 2 kez petek ksip atma şi 1 ay içinde olursa 3.kez örülen peteğin erkek arı olup olmadığıa dikkat ediyoruz.3. kezde kapatırsa kesip toprağa gömüyoruz.Bundan sonra artık kovanın varovasına bakmıyoruz.Yarım şerbetliğin altına örülen peteklere hiç dokunmuyoruz.Bal olsada balınıda almıyoruz.Arıya bırakıyoruz.Bu uygulama 2018 yılı boyunca sizi varov