Ana içeriğe atla

ACI BAL KAYNAKLARI



  • Püren-Diğer bir acı bal kaynağı
  • Fundagiller ailesi (Ericaceae) kuzey ve güney yarımkürenin ılıman bölgelerinde yayılmış yaklaşık 128 cins ile temsil edilir. Çalı veya ağaç şeklinde, nadir olarak otsu bitkilerden oluşur. Ormangülleri Çin, Tibet, Burma, Nepal, Yeni Gine, Tropik Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’da yayılış gösteren 700 türe sahiptir. Yaşam alanları deniz seviyesinden başlayarak 4000 m yüksekliğe kadar çıkmaktadır. Türleri 20 cm ile 30 metre arasında değişen çalı ve ağaç formlardan oluşmaktadır. Ormangülleri nem oranı yüksek, organik madde bakımından zengin, derin ve iyi drenaja sahip asidik topraklarda iyi gelişim göstermektedir Ülkemizde ise deniz seviyesinde 3200 m yüksekliğe kadar yayılış gösteren R. ponticum, R. luteum, R. ungernii, R. smirnovii ve R. caucasicum olmak üzere 5 türü ve bunlara bağlı 12 taksonu bulunmaktadır. Halk arasında Ağu yada komar olarak da adlandırılan orman gülleri Batı Karadeniz’den Doğu Karadeniz’e kadar sahil ormanları veya orman arasındaki açıklıklarda geniş bir yayılışa sahiptir. Deli bal, yüksek oranda grayanotoksin içeren Sapindaceae familyası ve Ericaceae familyasının Rhododendron ponticum ve Rhododendron luteum türlerinin nektarının bal arıları tarafından toplanması, dehidre edilip, olgunlaşması sonucu oluşturulan doğal bir üründür. Halk arasında tutar bal veya acı bal olarak da adlandırılan deli bal belli miktarın üzerinde alındığında zehirlenmeye neden olmaktadır. Yapılan çalışmalar Rhododendron balının insan sağlığına zarar vermeyen dozunun 5 g/100 kg (bir kahve kaşığı) olduğu belirtilmiştir. Ayrıca çalışmalar antioksidant aktivite gösteren orman gülü balının tıbbi açıdan önemli bir biyolojik aktiviteye sahip olduğu, aynı zamanda birçok bakteriye karşı antibakteriyel etki gösterdiğini ortaya koymuştur. Ayrıca Doğu Karadeniz bölgesinde alternatif tedavi olarak mide-barsak rahatsızlıklarında (gastrit, mide ülseri, kabızlık), hipertansiyonda, koroner kalp hastalığında ve seksüel gücü artırdığına inanıldığından iktidarsızlıkta kullanılmaktadır.
  • TÜRKİYEDE DOĞAL YAYILIŞ GÖSTEREN ORMANGÜLÜ TÜRLERİ: Mor Çiçekli Ormangülü (Rhododendron ponticum) Genel görünüşleri 10 m’ye kadar boylanabilen çalı şeklindedir. Habitatı kayın ormanları ve ağaç sınırı- nın altına kadarki alanlarda yayılış göstermektedir. Mart-Mayıs aylarında açan çiçekleri, morumsu pembe, bol nektarlı, nektar, yaprak ve polenler toksin içermektedir. Yapraklar, elips ve ters yumurtamsı, yaprak sapı 1-1,5 cm arasındadır. Ülkemizde, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya, Kastamonu, Zonguldak, Ordu, Giresun, Rize ve Artvin illerinde deniz seviyesinden 2100 m’ye kadar olan yüksekliklerde do- ğal yayılış göstermektedir (Davis 1978). Rhododendron ponticum (Foto: Talip ÇETER; Kastamonu,Küredağları, Isırganlık) Sarı Çiçekli Ormangülü (Rhododendron luteum) Sarı çiçekli ormangülü, yaprak döken, 4 m’ye kadar boylanabilen çalı şeklindeki bir bitkidir. İbreli, yaprak döken ormanlar ile eğimli çayırlık alanlarda yetiş- mektedir. Yapraklar, yumurta yada ters kılıç şeklinde, Ekim-Eylül ayları arasında açılan çiçekler bol nektarlı ve sarı renklidir. Yapraklar, nektar ve polenleri toksin içermektedir. Ülkemizde Çanakkale, Katamonu, Sinop, Amasya, Samsun, Trabzon, Rize ve Balıkesir illerinde deniz seviyesinden 2200 m’ye kadar olan yüksekliklerde doğal yayılış göstermektedir(Davis 1978). Rhododendron luteum (Foto: Talip ÇETER; Kastamonu, Küre Dağları) Kafkas Ormangülü(Rhododendron caucasicum) Kafkas ormangülü yaprak dökmeyen her dem yeşil 1 m boyunda aromatik çalılar şeklindedir. Kuzey bakılı yamaçlarda ağaç yetişme sınırının üzerindeki 1830- 3000 m’ler arasındaki asitli topraklarda yetişir. Mayıs-Temmuz aylarında açan çiçekleri parlak krem renkli, yapraklar yumurtamsı, yaprak sapı 1 cm uzunluktadır. Ülkemizde Trabzon, Rize, Artvin ve Kars illerinde yayılış göstermektedir (Davis 1978).
  • Pembe çiçekli ormangülü, yapraklarını dökmeyen her dem yeşil, 4 m’ye kadar boylanabilen aromatik çalılar görünümündedir. 850-2300 m arasındaki yüksekliklerde, asidik yada bazik zemin üzerinde, Ladin altında, kimi zaman diğer orman gülleri ile birlikte yayılış göstermektedir. Haziran-Temmuz aylarında açan çiçekleri pembe renkli, yapraklar ters yumurtamsı, yaprak sapı 0,8- 2,5 cm uzunluktadır. R. smirnovii dünyada sadece ülkemizin Artvin ve Rize illerinde yayılış gösteren, endemik bir türdür(Davis 1978). Rhododendron smirnowii Foto:             mirnowii1UME.jpg Erişim: 13.08.2011 Beyaz Çiçekli ORMANGÜLÜ(Rhododendron ungernii) Beyaz çiçekli ormangülü yaprak dökmeyen her dem yeşil 7 m’ye kadar boylanabilen çalı ya da ağaçlar şeklindedir. 850-2200 m arasındaki yüksekliklerde bulunan Ladin ve kayın ormanı altında yetişmektedir. Haziran- Ağustos aylarında açan çiçekler, beyazdan koyu damarlı parlak gül rengine kadar de- ğişmektedir. Yapraklar ters yumurtamsı yaprak sapı 1-1,5 cm uzunluktadır. Ülkemizde Artvin ve Rize illerinde doğal yayılışa sahiptir (Davis 1978)
  • DELİ BALI Deli bal, yüksek oranda grayanotoksin içeren Sapindaceae familyası ve Ericaceae familyasının Rhododendron ponticum ve Rhododendron luteum türlerinin nektarının bal arıları tarafından toplanması, dehidre edilip, olgunlaşması sonucu oluşturulan doğal bir üründür (Bölükbaşı 2010). Halk arasında tutar bal veya acı bal olarak da adlandırılan deli bal belli miktarın üzerinde alındığında zehirlenme belirtileri göstermektedir. Balı yiyen kişide cilt ve boğazda yanma hissi, ağız ve burunda kaşınma, deride ve gözlerde kızarıklık, vertigo ve baş ağrısı, bulantı, kusma, salivasyon, kramp tarzı karın ağrısı, idrar ve gaita kaçırma, gastroenterit, kesiklik hissi, halsizlik, görme bulanıklığı veya geçici körlük, malaryayı andıran ateş nöbetleri, derin bradikardi, hipotansiyon veya kollaps, delirium hatta koma dikkati çeker. Delibal zehirlenmelerinin geçmişi milattan öncesine dayanır. Ksenophon (M.Ö. 434-354), Perslerden kaçan Yunan ordusunda Karadeniz sahillerinde bulundukları sırada, konakladıkları köylerde bulunan kovanlardan petek bal yiyen askerlerin kusma, ishal, halsizlik ve sarhoşluk benzeri belirtiler gösterdiklerini, belirtilerden bazılarının 1 gün sonra bazı- larının ise 3-4 gün sonra geçtiğini fakat askerlerden ölen olmadığını belirtmiştir (Avcı 2004). Strabon da M.Ö 67 yıllarında Romalı komutan Pompeius’un Askerlerinin Karadeniz’in dağlıkalanından geçerken Heptakometler’in ağaçların sürgünlerinden elde ettikleri ve kaseler içinde yolkenarına dizdikleri deli balını yiyen ve zehirlenen 3 tabur (1400 civarında) askerin bu durumundan yararlanan düşmanlarının askerleri öldürdüğünü belirtmiştir( Pekman 2005, Avcı 2004). Ülkemizde ve dünyada her yıl birçok bal zehirlenmesi vakasına rastlanmaktadır. Bu zehirlenmenin nedeni, Fundagiller (Ericaceae) ailesi üyelerinden Rhododendron cinsine ait bazı türlerin yapraklarında, çiçeklerinde, nektar ve polenlerinde bulunan Grayanotoksin adı verilen birleşiklerdir. Yılmaz ve ark. (2006) 5 ve 30 gr arası balın zehirlenmeye neden olduğunu ve zehirlenme şiddetinin tüketilen bal miktarına bağlı olduğunu belirtmiştir. Silici ve ark (2010) DPT destekli proje kapsamında yapmış olduğu doz çalışmalarında; 3 farklı dozda orman gülü balları (0,5, 5 ve 25 mg/kg) orman gülü ballarında bulunan grayanotoksin (GTX) ile birlikte ratlar üzerine test edilmiştir. Rhododendron balının insan sağlığına zarar vermeyen dozunun 5 g/100 kg (bir kahve kaşığı) olduğu belirtilmiştir (Anonim 2011). Silici ve ark.(2010) Karadeniz Bölgesi’nden (Hopa, Trabzon, Artvin, Zonguldak, Ordu, Rize, Kastamonu, Kocaeli, Giresun) topladıkları 50 adet orman gülü (Rhododendron) balında toplam fenolik madde miktarı ile antioksidan, antiradikal ve antimikrobiyel aktiviteleri inceledikleri çalışmalarında antioksidant aktivite gösteren orman gülü balının tıbbi açıdan önemli bir biyolojik aktiviteye sahip olduğu, aynı zamanda bir çok bakteriye karşı antibakteriyel etki gösterdiği saptanmıştır. Silici (2010) Karadeniz Bölgesi’nden temin edilen 14 Rhododendron balında bulunan uçucu bileşiklerin belirlenmesine yönelik yaptığı çalışmada, bal örneklerinde toplam 72 bileşik tespit etmiş, tespit ettiği uçucu bileşikler arasında özellikle organik asitler, fenoller, ketonlar ve alkoller saptamıştır. Saptanan bileşiklerden, 1,2 benzendikarboksilik asit, tributil fosfat, stearik sit, propanoik asit, benzen, etilenfenil asetat ve benzofenon’u Rhododendron balının spesifik floral orijin markörleri olarak belirlemiştir. Rhododendron ballarının çiçek balından daha fazla oranda Cu, Co, Cr, Ni, Se, Zn, Ca, ve Mg minerallerini içerdiği belirtilmiştir (Silici et al. 2008) Doğu Karadeniz bölgesinde alternatif tedavi olarak mide-barsak rahatsızlıklarında (gastrit, mide ülseri, kabızlık), hipertansiyonda, koroner kalp hastalığında ve seksüel gücü artırdığına inanıldığından iktidarsızlıkta kullanılır (Söğüt ve ark. 2009).
  • Sonuç olarak Ormangülü ülkemizin Karadeniz bölgesinde geniş bir yayılış alanına sahip olup 5 tür ve 12 taksona sahiptir. Uzun bir çiçeklenme periyoduna sahip olması, türlerin bol çiçek taşıması ve bol nektarlı olmasının yanı sıra yaprak, polen ve nektarında bulunan fenolik bileşikler, mineraller, ve Grayanotoksinler nedeniyle bal üretimi açısından önemli bir yere sahiptir. Bu türün Gıda (Bal) ormanlarının planlanmasında ve kurulmasında kullanılmasının, halkın bu bitki nektarları ile üretilen ballar hakkında bilgilendirilmesinin ve deli balının özelliklerinin belirlenerek sertifikalandırılmasının yöre halkına ve üreticilere önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.

Arıcı 07-ANTALYA

Yorumlar

taskın dedi ki…
hocam selamlar
hocam karnıollerin durumu nedir akdenizde bal toplayabildimi
durum nedir
başarılar kolay gelsin
Arıcı 07 dedi ki…
KARNİYOLLAR SAYESİNDE ARILIĞIM ALLAHA ÇOK ŞÜKÜR NORMAL HALE GELDİ.YETERİNCE BALDA ALDIM. ÇOK ŞÜKÜR KIŞADA HAZIRIZ. AYRICA BAHARADA 90 GÜN KALDI.ERKEN BAHARA ÖMRÜMÜZ NASİP OLURSA DAHA İYİ HABERLER VERMEK DİLEĞİYLE.

Bu blogdaki popüler yayınlar

KEKİK VE ÇEŞİTLERİ

KARA KEKİK Nosemaya karşı kekik suyu yaparak şerbete karıştırmada kara kekik kullanılmalıdır.Bu kekik timol bakımından en faydalı olan kekik türüdür.Ortalama olarak 1 teneke suya 1-1,5 kg aralığında yaş kara kekik konur.Ateşde kaynatılır.Kaynayınca ada çayı kıvamında sarımtırak yeşilimtrak arası renk alınca ateşden indirilir.Soğumaya bırakılır.Soğuyunca temiz ağzı kapalı bir bidona yada su damacasına konur.Gölge ve ışıksız ortamda saklanır.Kullanırken şerbete % 10 luk karışım yapılarak kullanılır.Baharda şerbete 4 kez Yaz sonu güz başında şerbete 4 kez konulursa arıları nosemaya karşı korur.Bunun yanında vitamin katkısı olarak polivit şurup kullanın. Kara kekik varovaya karşı da kullanılır.İster kurutarak isterseniz yaş olarak temiz sadece bu iş için ayrılmış tütsüyle uçuş deliğinden dolu kovana 5-6 pompa olmak üzere haftada 1 kez kullanılmasını tavsiye ederim.Varova sıkıntısı yaşamazsınız.                                                             TAŞ KEK

ARILARIN KOVAN TERK SEBEBLERİ

Eylül ayı ve son baharda arıcıların yaşadığı en büyük temel aksaklıklardan birisininde arıların kovan terkleridir.Kovan terkleri son yıllarda dünya genelinde çok yaşanmaya başladı.Bu terkler sonucu,kovanı terk eden arıların büyük bir kısmı başka kovanlara girmekteler.Birkısmıda oğul çıkar gibi kovandan ayrılarak kaybolup gitmekte... Kovan terk sebeblerini şöyle sıralayabiliriz; 1-Kovandaki arıların yaz sonu ve sonbahar önü yeterince bal üretememesi;Aç kalma korkusunu hisseden arı strese girer.Aynı stresi bal hasadı sonundada yaşar.(Bundan dolayı hasaddan sonra şerbet veye kek verilmeli)Stres sonucu çözümsüzlük arıların kovanı terk etmelerine sebeb olur. 2-Son Bahar güvesi;Güve petekleri kapladığı zaman(Genelde zayıf arılar)yaşama şartları bozulan arılar kovanı terk eder.Buna güve sürgünüde denir. 3-Kovan kokusu;Genelde arı fazla kokuyu sevmez.Çünkü kokular duyu sistemlerini bozar.Kovan içinde algılama sistemi iyi çalışmaz.Kovana has,ana arı ve işçi arıların durumu norm

ORGANİK VARROA MÜCADELESİ TEKNİKLERİ..

BU YAZI SÜREKLİ GÜNCELLENİR.EN ALTDA GÜNCELLEME TARİHİNİ GÖRECEKSİNİZ. Değerli arıcılar,varova aslında güçlü değil.Arıcı zayıf olunca varova kovana zarar veriyor.Artık varovaya 2018 yılında ilaç kullanmıyoruz.Yarım şerbetliğimizi kovanda arıyı kovana dayadığımız 1.çerçeve yerine koyuyoruz.Baharda arıyı şerbetle beslerken şerbetlik en içte çıta yerinde olunca altına arı petek örüyor.Örülen peteğin gözleri erkek arıdır.Bu petek yumurtaları kapanınca falçata ile kesip toprağa gömüyoruz.Arı hızlabirkaç günde tekrar örüp yumurta atacaktır.Siz takip ediyorsunuz.2.kez kapanınca yine kesip toprağa gömüyoruz.Bu 2 kez petek ksip atma şi 1 ay içinde olursa 3.kez örülen peteğin erkek arı olup olmadığıa dikkat ediyoruz.3. kezde kapatırsa kesip toprağa gömüyoruz.Bundan sonra artık kovanın varovasına bakmıyoruz.Yarım şerbetliğin altına örülen peteklere hiç dokunmuyoruz.Bal olsada balınıda almıyoruz.Arıya bırakıyoruz.Bu uygulama 2018 yılı boyunca sizi varov